BASINA VE KAMUOYUNA 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü, Birleşmiş Milletler’in resmi olarak kabul ettiği, kadına yönelik şiddetle mücadelede uluslararası bir dayanışma günüdür. Bu tarih, 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti’nde diktatörlük karşıtı mücadelede yer alan Mirabal Kardeşlerin (Patria, Minerva ve María Teresa) faşist rejim tarafından vahşice katledilmesinin yıldönümüdür. 25 Kasım, kadına yönelik şiddetle mücadelede bir çağrıdır. Her yıl dünyada ve Türkiye’de, kadınların yaşadığı şiddete dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak amacıyla anılmaktadır. Bu gün, sadece şiddeti protesto etmek değil, aynı zamanda farkındalık oluşturmak ve herkesin daha eşit bir toplum için sorumluluk alması gerektiğini hatırlatmak için bir fırsattır. Kadınların temel haklarına erişebildiği, şiddetten uzak bir dünyayı inşa etmek için yasal, toplumsal ve bireysel mücadeleye devam etmek kritik bir öneme sahiptir. Kadına yönelik şiddet 2024 yılında Türkiye’de ciddi boyutlara ulaşmıştır. 2024 yılının ilk 6 ayında 205 kadın cinayeti kaydedildiği, bunların 117’sinin şüpheli ölüm olduğu bildirilmiştir. Kadın cinayetlerinin çoğunluğu; toplumsal cinsiyet eşitsizliği, boşanma veya ayrılık talepleri, eğitimsizlik, yoksulluk ve bireysel özgürlük talepleri genellikle cinayetlerin arkasındaki motivasyonlardandır. İstanbul Sözleşmesi’nin feshi gibi politik adımların, kadınların koruma mekanizmalarını zayıflattığına ve şiddeti tetiklediğine de dikkat çekmek gerekir. Kadın cinayetlerinin işlendiği yerler ve failler, genellikle kadınların sosyal çevresi ve aile bağları ile doğrudan ilişkilidir. Cinayetlerin çoğunluğu kadın için güvenli bir alan olması gereken evlerinde, kamusal alanlarda, sokakta ve iş yerlerinde meydana gelmektedir. Kadın cinayetlerinin büyük bir kısmı ise ne yazık ki eşler veya eski eşler, yakın aile üyeleri tarafından işlenmektedir. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu, devletin kadınları ve çocukları her türlü şiddetten koruma yükümlülüğünü düzenleyen temel bir hukuki çerçeve sunmaktadır. Bu kanun, kadına yönelik şiddetle mücadelede etkili bir koruma mekanizması sağlamakta olup, mağdurların korunmasına, faillerin cezalandırılmasına ve şiddetin önlenmesine yönelik somut adımlar atılmasını öngörmektedir. Ancak bu yasal düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanabilmesi, sadece hukuki metinlerin varlığı ile değil, toplumsal farkındalık ve uygun destek mekanizmalarının güçlendirilmesi ile mümkündür. Kadına yönelik şiddet, sadece ceza yargılamasında değil, toplumun her alanında çözülmesi gereken bir sorundur . Hukukun üstünlüğü ilkesinin hayata geçebilmesi için, kadına yönelik şiddetin her türlüsüne karşı önleyici tedbirlerin etkin bir şekilde alınması, şiddet mağdurlarının koruma altına alınması ve şiddet faillerinin cezalandırılması gerekmektedir. 6284 sayılı Kanun’un sağladığı koruma önlemleri, kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir araç olsa da, bu mücadele ancak toplumun tüm kesimlerinin aktif katılımı ve aktif desteğiyle başarılı olabilir. Bu durum sadece cezalarla değil, kapsamlı bir eğitim ve sosyal destek politikasıyla çözülebilir.Şiddetsiz ve güvenli bir toplum yaratmak hepimizin görevidir. Dilan KOK, Pınar KIZIL, Nesrişah YORGUN, Ebru ARAS, Semra ABİK, Aleyna AĞGÜL ve son olarak Esra ERTEKİN’i rahmetle anıyoruz. Bugün, öldürülen her kadını anarken, onların yalnızca birer mağdur değil, hakları için mücadele eden bireyler, sevgi dolu anneler, kız kardeşler, arkadaşlar ve toplumun birer parçası olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Bir gün bu cinayetlerin son bulacağı umuduyla bizler, kadınların ve çocukların güvenle yaşayabileceği bir toplum inşa etmek için hep birlikte çalışmaya, kadınların haklarını ve hayatlarını savunmaya devam edeceğimizi bildiriyoruz. “Mücadelemiz, tüm kadınlar için güvenli ve saygı dolu bir dünya kurulana dek sürecek”. IĞDIR BAROSU KADIN HAKLARI KOMİSYONU
HAKAN ARAS
IĞDIR
Yayınlanma: 25 Kasım 2024 - 16:48
Iğdır Barosu'ndan Kadına Şiddete Karşı Basın Açıklaması
IĞDIR
25 Kasım 2024 - 16:48